Uğurluel: “Fatih, İstanbul’a Konstantin’in Kullandığı Kapıdan Girmedi”
Bağcılar Belediyesi M.Akif Ersoy Kültür Sanat Merkezi’nde düzenlenen programı sinevizyon eşliğinde sürdüren Uğurluel, 1389 yılında Şam’da dünyaya gelen Akşemseddin’in küçük yaşlardan itibaren kendisini tıp, astronomi, matematik gibi bilim dalına verdiğini aktardı. Akşemseddin’in Ankara’da ziyaretine gittiği Hacı Bayram-ı Veli ile tanışmasından sonra tasavvuf ve ilmi konularda bilgilerini geliştirdiğini anlatan Uğurluel, “Medrese öğrenimini tamamladıktan sonra tanınmış saygın ilim adamları arasına girdi. Sultan 2. Murad’ın, Hacı Bayram Veli’ye, ‘Hocam İstanbul nasıl alınır?” diye sorduğunu kaydeden Uğurluel, bunun üzerine Hacı Bayram Veli’nin, küçük Şehzade Mehmed’i göstererek, “İstanbul’u Şehzadeniz Mehmed ile benim Köse (Akşemseddin Hazretleri) alacak’ diye konuştuğunu aktardı. Uğurluel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Fatih, daha 4 yaşındayken İstanbul üzerine plan yaptı. Gençlerin büyük hedefleri olmalıdır. Hedef belirlenmesi halinde onun arkası gelir.2.Murat, Hacı Bayram Veli’nin söylemesi sebebiyle tahtını genç yaştaki oğluna bırakmıştır.”
“ZOR ANLARINDA FATİH’İN YANINDAYDI”
İstanbul’un kuşatması sırasında zor anlarda Fatih Sultan Mehmet’in yanında Akşemseddin’in olduğunu vurgulayan Uğurluel, “Fatih Sultan Mehmet, boğazlardan Bizanslılara yardım gelmemesi için Çanakkale Boğazının dar geçidine Kilitbahir kalesini, boğazda da Anadolu Hisarı’nın karşısına Rumeli Hisarı’nı yaptırdı. Kuşatma sırasında 4 Ceneviz gemisinin boğaza girmesini Üsküdar’dan kızgınlıkla izlerken büyük bir hırsla atını denize doğru sürmüştü. Bu sırada Akşemseddin Hazretleri, Fatih Sultan Mehmet’i cesaretlendirici sözler söylemiştir. Fetih yılını Beldetün Tayyibetün (Güzel bir şehir) sözünden çıkardı. Akşemseddin Hazretleri bu âyetin ebced hesabını yapıyor. ‘İşte sultanım, âyet. Tarih de aynı. Bu sene İstanbul feth olacak!’ demiştir.” şeklinde konuştu. Fatih’in, gemileri karadan denize indirmesinin büyük bir savaş stratejisi olduğunu da vurgulayan Uğurluel, 29 Mayıs 1453 sabahı Kırklareli Demirköy’de dökülen topların kullanılması ve yeniçerilerin surlardan gedik açarak içeri girmesiyle İstanbul’un fethedildiğini anlattı. Uğurluel, “Fatih Sultan Mehmet, şehre girerken yanında yürüyen kişi Akşemseddin Hazretlerinden başkası değildi. Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’a Konstantin’in kullandığı kapıdan girmedi. Bizans İmparatoru’nun kullandığı altın kapıyı çevirerek iptal ettirmişti.” dedi.
“FATİH, EYÜP SULTAN’IN KABRİ’NİN ÇEVRESİNE MEDRESE VE CAMİ YAPTIRDI”
Fatih Sultan Mehmed’in, Peygamberimizin mihmandarlığını yapan Eyüp Sultan Hazretlerinin kabrini özellikle tespit ettirmek istediğini de anlatan Uğurluel, düşman tecavüzlerine karşı korunmak için saklanan kabr-i şerifin bulunamadığını belirtti. Fatih Sultan Mehmed’in, Akşemseddin Hazretlerine, “Efendi Hazretleri, Ebu Eyyub El-Ensari’nin kabrini nasıl bulabiliriz?” diye sorduğunu belirten Uğurluel, sözlerini şöyle tamamladı: “Akşemseddin Hazretleri, birkaç dakika murakabeye vardıktan sonra o mübarek ve şanlı sahabenin kabri şerifini gösterdi. İşaret olması için bir sopa dikildi. Fakat Fatih Sultan Mehmed, hocasına itimatsızlıktan değil, ancak kalbinin tamamen mutmain olması için geceleyin sopanın yerini değiştirdi. Ertesi gün o yine kendi belirlediği yeri gösterdi. Yapılan kazı sonucu Eyüp Sultan Hazretleri’ne ait mezar taşı ortaya çıktı. Fatih Sultan Mehmet, kabrin çevresine medrese, cami inşa ettirdi. Yani kabrin çevresini eğitim yuvası haline getirdi.”