Türkiye’de her 7 kişiden biri diyabet hastası
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Alper Sönmez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada yaklaşık 500 milyon diyabet hastası bulunduğunu belirterek “Ne yazık ki bu rakam her geçen yıl giderek artıyor. Modern dünyada, körlüğün, böbrek yetmezliğinin, uzuv kayıplarının, kalp krizi ve inmelerin en büyük nedeni diyabettir.” diye konuştu.
Kronik bir hastalık olan diyabetin ortaya çıkma nedeninin pankreasın yeterli insülin hormonu üretememesi veya üretilen hormonun dokular tarafınca yeterince kullanılamaması olduğunu vurgulayan Sönmez, şu bilgileri verdi:
“Tip 1 diyabet çok nadir görülürken, tip 2 diyabet her geçen gün daha sık gördüğümüz bir hastalık. Çünkü tip 2 diyabetin başlıca nedeni sağlıksız yaşam biçimidir. Harcadığımızdan daha fazla enerji almak ve hareketsiz bir hayat sürmek tip 2 diyabetin başlıca nedenidir. Tüm diyabet olgularının yüzde 90’ını tip 2 diyabet oluşturur ve sorun genellikle kilo fazlalığı zemininde gelişir. Çoğu hastada kan basıncı ve kan yağlarının yüksekliği diyabete eşlik eder. Kan şekeri başlangıçta çok yüksek olmayabileceği için hastalar bazen yıllarca diyabet olduklarını fark edemeyebilirler. Bu nedenle de tip 2 diyabet hastaları bazen kalp krizi, inme, görme kaybı veya böbrek yetmezliği gibi diyabetin komplikasyonları geliştikten sonra tanı alır”
Diyabet birçok hastalığın görülmesinde de başrol oynuyor
Prof. Dr. Alper Sönmez, diyabetin Türkiye için de önemli sağlık sorunlarının başında yer aldığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Türkiye diyabetin en sık görüldüğü ülkeler arasında yer almaktadır. Ülkemizde her 7 kişiden birisi diyabet hastası olup, sağlık bütçemizin yaklaşık dörtte biri diyabete harcanmaktadır. Bu maliyetin az bir kısmı tedavi giderlerinden kaynaklanmakta olup asıl büyük miktar diyabetin neden olduğu komplikasyonlara harcanıyor. Diyabet süresi uzadıkça komplikasyon gelişme riski artmaktadır. Ülkemizdeki diyabet hastalarının yaklaşık dörtte birinde kalp, beyin ve bacak damarları gibi büyük damarlara ait darlıklar vardır. Bu tür sorunlar kalp krizi, inme, iyileşmeyen ayak yaraları gibi sorunların başlıca nedenidir. Ayrıca, diyabet hastalarında küçük damarlarda da hasar gelişerek, göz, böbrek ve sinir hasarına neden olmaktadır. Tüm bu sorunlara ilave olarak diyabet olgularında kanser riski artmakta, solunum yolu, kas iskelet sistemi hastalıkları ve psikiyatrik sorunlar daha sık görülmektedir. Diyabetin ortaya çıkmasını önleyebilirsek tüm bu hastalıkların daha az görülmesini de sağlayabiliriz. Böylece, her yıl diyabete harcadığımız yaklaşık 25 milyar TL’yi de ülkemizin kalkınması için başka amaçlarla kullanabiliriz.”
Diyabeti önlemenin, tedavi etmekten çok daha kolay olduğunu, bunun için sağlıklı beslenme ve hareketli yaşamın alışkanlık haline gelmesi gerektiğini belirten Sönmez, bu amaçla çekirdek aileden topluma doğru yayılan bir eylem planının hayata geçirilmesi gerektiğini anlattı.
Prof. Dr. Sönmez, çocukluk çağından itibaren toplumun her tabakasında, her yaş grubunda ve her sosyoekonomik koşulda sağlıklı yaşamı tesis etmeye çalışmanın önemine değinerek, bunun için merkezi ve yerel yönetimlerin önderliğinin, sivil toplum kuruluşlarının iş birliğinin ve basın kuruluşlarının aktif katkısının çok önemli ve gerekli olduğunu dile getirdi.
Sağlıklı beslenme ve hareketli yaşam tip 2 diyabet sıklığını azaltıyor
“Sağlıklı beslenip hareketli bir hayat sürerek obezite ve tip 2 diyabet sıklığını azaltabilir, bu büyük sorundan ülkemizi koruyabiliriz. Sadece obezite ile mücadele ederek, ülkemizdeki tip 2 diyabet sıklığını yarı yarıya azaltmak mümkündür.” değerlendirmesinde bulunan Sönmez, diyabetin sadece sağlıksız yaşam biçimi nedeniyle gelişmediğini, genetik yatkınlığın da çok büyük önemi olduğunu, bazı kişilerde, özellikle de ilerleyen yaşlarda diyabetin görülebildiğini kaydetti.
Prof. Dr. Sönmez, bu nedenle sağlık kuruluşlarında periyodik olarak kan şekeri düzeyine bakılmasının diyabetin erken tanısı için çok önemli olduğunu vurgulayarak, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Ailesinde tip 2 diyabet öyküsü olanlarda diyabete yakalanma riskinin daha fazla olduğu ve bu kişilerin daha da dikkatli izlenmesi gerektiği bilinmelidir. Diyabet tanısı alan kişilerin ilaçlarını düzenli kullanması, sağlıklı beslenmesi ve günde en az bir saatlerini egzersiz yapmaya harcamaları kan şekeri, kan basıncı ve kan yağlarının kontrolünde önemli yarar sağlar. Sağlıksız yaşayan hastaların metabolik kontrollerinin daha hızlı bozulduğunu ve diyabete bağlı komplikasyonların daha hızlı geliştiğini görüyoruz. Etkin bir diyabet tedavisi için sağlık hizmeti sunanların üzerine düşen önemli görevler vardır. Sağlık kuruluşları diyabet hastalarına sadece ilaç yazmakla yetinmeyip beslenme ve yaşam biçimi konusunda da eğitimler vermeli, diyabeti daha iyi tanıtacak etkinliklerde bulunmalıdır.”
AA