Söylentiler yüzünden ‘af’ yazılı kapı bile sökülüp incelendi
Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
NÖBETÇİ ECZANELER
Sesli okuma özelliği ile bu haberin başlık ve kısa özetini sesli olarak dinleyebilirsiniz. SESLİ OKU OKUMAYI DURDUR

Söylentiler yüzünden ‘af’ yazılı kapı bile sökülüp incelendi

kategorisinde, 17 May 2019 tarihinde yayınlandı
Söylentiler yüzünden ‘af’ yazılı kapı bile sökülüp incelendi

Eski TBMM Başkanlarından Köksal Toptan, Yassıada yargılamaları sırasında yayılan “Demokrat Partililere af çıkacak” söylentileri sonrasında, bir kapıdaki “Af” yazısının bile soruşturmaya konu olduğu o günleri anlattı.

AA muhabirine değerlendirmede bulunan eski TBMM Başkanı Toptan, 27 Mayıs 1960’taki askeri darbe öncesinde Türkiye’de ekonominin bozulan bazı çarklarının düzeldiğini ve olumlu sonuçlar alınmaya başlandığını anlattı.

Kendisinin lise öğrenciliğine denk gelen o yıllarda siyasetteki gerginliğe dikkati çeken Toptan, “Seçimlerin de yaklaşıyor olması bu gerginliği arttırıyordu. Toplum politizeydi. Vatan cephesi, halk cephesi şeklindeki bir gruplaşmaya gidince o istismar edildi ve siyasi hava çok sertleşmeye başladı.” diye konuştu.

O dönemde “Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu işe seyirci kalmaması gerektiğini” söyleyen birtakım siyasi grupların ortaya çıktığını belirten Toptan, şunları dile getirdi:

“Öğrenci olayları başladı. Öğrenci olayları başlayınca, Menderes hükümeti birçok ilde sıkıyönetim ilan etti. Sıkıyönetim, bence fayda yerine zarar verdi. Sıkıyönetim sık sık gazetelere sansürler koydu. Sansür konusu haberin olduğu sütun boş yayınlandı. Öyle olunca halk dedikodularla üretilen haberleri oraya kendi kafasına göre yerleştirdi. Deniliyordu ki İstanbul’da kıyma makinelerinde gençler öldürülüyor. Deniliyordu ki, tanklar toplarını kullanmak suretiyle öğrencilere ateş ediyor.”

Tüm bu gelişmelerin tedirginlik yarattığına işaret eden Toptan, “Demokrat Parti mensupları bile tedirgindi. Ben o zaman lise öğrencisiydim. Niye böyle oluyor diye bir tedirginlik duymaya başlamıştım.” dedi.

“Menderes erken seçim kararını Kütahya’da açıklayacaktı”

Bu atmosferde merhum Başbakan Adnan Menderes’in arkadaşlarını toplayarak bir erken seçim niyeti olduğunu söylediğini aktaran Toptan, “Kütahya’da bu erken seçim kararını açıklayacaktı. Fakat daha o gün olmadan Eskişehir’den Kütahya’ya karayoluyla giderken 27 Mayıs darbesi oldu.” sözlerine yer verdi.

27 Mayıs darbesinin Türkiye’de daha sonraki askeri müdahalelerin hepsinin “anası” olduğunu vurgulayan Toptan, şunları kaydetti:

“27 Mayıs birtakım güçlere gerektiğinde ülke yönetimine müdahale etme, demokrasiye ara verme, demokrasiyi yok etme, ortadan kaldırma hakkı veriyor gibi algılanmaya başlanmıştır. 1962 yılında ben üniversiteye gittiğim zaman bazı hocalarımız 27 Mayıs darbesinin ne kadar meşru ve hukuki olduğu konusunda demeçler veriyorlardı. Bir ülkede üniversiteler böyle bir havanın içerisinde olursa, ihtilale destek olursa o ülkenin geleceğini bina etmek zordur. Ben 28 Şubat müdahalesinde rahmetli Süleyman Demirel’e bazı öğretim üyelerinin tehdit dolu mektuplar yazdığını biliyorum. ‘Siz müdahale etmezseniz müdahale edecek güçleri vardır bu ülkenin.’ diye askere çağrı yapan mektupları biliyorum.”

“27 Mayıs olunca herkes birbirini ihbar etmeye başladı”

Kendisinin Demokrat Partili bir ailenin çocuğu olduğunu belirten Toptan, “Babam DP’de yönetim kademesindeydi. Ama hiç hatırlamam ki başka partiden olan arkadaşlarına kötü bir şey söylesin. Herkes kardeşçeydi fakat enterasan şeyler oldu. 27 Mayıs olunca herkes birbirini ihbar etmeye başladı.” ifadelerini kullandı.

Toptan o dönemde babası Talat Fehmi Bey’in çalıştığı Zonguldak Ereğli Kömür İşletmesinde yaşanan olayı şöyle anlattı:

“Bir ara Yassıada davaları başladığı dönemde ‘Askeri yönetim af çıkaracak, Demokrat Partililer serbest kalacak’ diye bir şayia çıktı. Ondan dolayı af sözcüğü önemli bir sözcük haline geldi. Rahmetli babamın çalıştığı dairenin tuvalet kapısının arkasına ‘Af’ yazılmış. Soruşturmalar yapıldı, kim yazdı bulunamadı. Bunun üzerine tuvaletin kapısı söküldü bizim nahiye merkezi olan Kilimli’ye götürüldü. Oradan da uzmanlar getirtildi incelettirdiler. İçinde babamın da olduğu 15-20 kişiyi oraya götürdüler. Onlardan imza aldılar af kelimesini yazdırdılar. Hangisi uyuyor diye. Öyle garip garip şeyler vardı.”

“Köpek ve bebek davaları”nı hatırlatan Toptan sözlerine şöyle devam etti:

“Bir taraftan bu davalar ile Demokrat Partililer kötüleniyordu öbür taraftan da DP yöneticilerinin Türkiye’yi soyduğu, Dışişleri Bakanının yabancı ihalelerden pay aldığı, Maliye Bakanının ihalelerden pay aldığı dedikoduları yaygın hale getirilerek Demokrat Partililer kötüleniyordu.

O zaman bir gazete ‘Bu milleti soyan teres, ya Bayar’dır, ya Menderes’ manşeti ile çıktı. Sonradan didik didik edildi bunların tümünün servetleri. Hiçbir tanesinin kanun dışı abartılı servetlerinin ortaya çıkmadığı görüldü. Herkesin tahmininden daha ileri derecede dürüst bir yönetimin o zaman Türkiye’yi yönettiği ortaya çıktı.

İdam kararları verildi o uyduruk mahkeme tarafından. Fidan gibi insanlar. Çok başarılı bir Dışişleri Bakanı, çok başarılı bir Maliye Bakanı asıldı. Milletin sevgilisi diyebileceğimiz Adnan Menderes’i astılar. ‘İdama hazır değil.’ dediler. İki gün beklediler onu da astılar.”

“Menderes değil, Türkiye’deki demokrasi asıldı”

“Asılan aslında Menderes’in bedeni değil orada Türkiye’deki demokrasi asıldı. Ondan sonra da demokrasiyi elde etmek için yeniden ihya etmek için Türkiye çaba harcadı” ifadelerini kullanan Toptan, Menderes’i ilk kez gördüğü anı da şu sözlerle anlattı:

“Ben rahmetli Menderes’i ilk defa 1954’te gördüm. Menderes Kilimli’ye geldi orada miting yaptı. Ben de okuldan çıkınca gittim. Çok etkilendiğimi söylemeliyim. Muhteşem bir insan, muhteşem bir kişilik. Onu birileriyle mukayese etmek bana göre mümkün değil. Konuşurken sanki sizin kalbinize eliyle geliyor kalbinizi tutuyor, kalbinizi okşuyor, seviyor. O kadar halka yakın bir insan.”

Merhum Başbakan Menderes’in idamını radyodan dinlediklerini söyleyen Toptan, tüm aile olarak ağladıklarını söyledi.

“Halk, Demokrat Parti ile vatandaş olduğunu anladı”

Demokrat Parti döneminde Türkiye’nin önemli mesafeler katettiğini vurgulayan Toptan, “Ama önemli olan şu, Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle Türkiye’de insanlar vatandaş olduğunu anlamaya başladı. ‘Yeter söz benimdir.’ demeye başladı.” dedi.

27 Mayıs’ın sadece Yassıada’ya götürülen isimleri ve ailelerini değil tüm Demokrat Partilileri olumsuz etkilediğini belirten Toptan, “Benim babam işten ayrılmak zorunda kalmıştı. Ben Zonguldak’ta kaldım, lise eğitimim kesilmesin diye. Babam çoluk çocuğu toplayarak Rize’ye gitmek zorunda kaldı. Orada da geçinemedi yine geldi. Demokrat Partili bilinen her aileyi sıkıntıya sokan bir süreçtir 27 Mayıs.” diye konuştu.

‘Yenikapı’dan Yassıada’ya tünel’ iddiası 6 ay hapis yatırdı

O dönem ortaya atılan asılsız iddialara, tanık olduğu bir olaydan örnek veren Toptan, şunları dile getirdi:

“Bizim Ali Külünk diye bir arkadaşımız vardı. Bunları 20-25 kişiyi topladılar. 6 ay hapiste kaldılar. Sonra hakim önüne çıkardılar. Hakim ‘Neyle suçlandığını biliyor musun?’ dedi. Arkadaşlarımız da ‘Bilmiyoruz.’ dedi. Hakim de ‘Siz Yenikapı’dan Yassıada’ya tünel kazacakmışsınız Menderes ve arkadaşlarını kaçırmak için.’ iddiasında bulundu. Allah rahmet eylesin Ali Külünk dedi ki, ‘Hakim Bey siz Yenikapı’yı biliyorsunuz. Yassıada da orada.Oradan oraya nasıl tünel kazılır?’ ‘Hadi hadi gidin bakalım.’ dedi. Bıraktılar.”

Darbe yargılamaları yeterli miydi?

Toptan, 12 Eylül darbe yargılamaları hatırlatılıp darbe suçlarına verilen cezaların yeterli olup olmadığı sorusuna, “Hukukta daha doğrusu Mecelle’de ‘ibret’ diye bir kavram vardı. Cezaların ana nedenidir o zaten. Devlet bir suçla ilgili bir ceza tayin ederken o insandan intikam alma duygusu içerisinde olmaz. İbreti müessire dediğimiz yani etkili bir ibret olursa başkaları da o kişinin işlediği suçu işlemekten çekinir. Böyle hareket etmeli. Darbe yapan, darbeye teşebbüs eden insanların bunu bilmesi lazım. O nedenle kimse darbe fikrini aklından geçirmemeli. Yol demokrasi yoludur. Çünkü çağımızda başka şey düşünmek akla ziyan.” cevabını verdi.

“Türkiye’de darbeler dönemi bitmiştir”

Türkiye’de darbeler döneminin bittiğini, 15 Temmuz’da sokağa çıkan halkın demokrasiyi sahiplendiğini ifade eden Toptan, “Başka türlü olsaydı, halk, ‘Bana ne’ deseydi bu alışkanlık devam ederdi belki başarı da sağlanabilirdi. Ama benim kanaatime göre halkın sahip çıktığı bu mücadelenin sonunda artık Türkiye’de darbe heveslileri ve darbeler de olmayacaktır. Bunlar Türkiye’nin gündeminden kalkmıştır.” değerlendirmesinde bulundu.

Son girişimlerin “Sözde müdahaleler” olarak kaldığını hatırlatan Toptan, “Niyet ortaya kondu ama fiiliyata geçmedi. Tabii burada Sayın Cumhurbaşkanının işin içinde olması, halkın önünde olması halka cesaret vermiştir. ” diye konuştu.

Toptan buna örnek olarak 12 Eylül’den sonra yaşadığı bir anısını şöyle paylaştı:

“12 Eylül’den sonra Demirel’in evinde sohbet ediyoruz. Bir Amerikalı senatör ziyarete geldi. Amerikalı senatör bizi suçladı, ‘Halk sahip çıkmadı.’ diye. Arkadaşlardan biri dedi ki ‘Bir ülkede asker darbeye karar vermişse, nasıl çıkacaksın karşısına?’

Adam dedi ki ‘ Amerika’da Pentagondan askerler bu niyetle çıksa Beyaz Saray’a gelene kadar halk onları boğar.’ Yani halkın sahip çıkması çok önemli. Bir Azeri sözü vardır. ‘Kansız azatlık olmaz.’ diye. Bir bedel ödenmesi lazım demokrasi için. Türkiye şehitler vererek, gazileriyle o bedeli ödedi. Geçmişte de çok ödedi. Adnan Menderes gibi büyük insanı astı, düşünülebilir mi? Bayar’ı asma niyeti ile o kanunu değiştirdi. Böyle bir şey olabilir mi? Türkiye bunları yaşadı ama inşallah bizim çocuklarımız, torunlarımız böyle bir Türkiye yaşamayacak.”

YORUM YAZ