İZMİR’İN İL AFET RİSK AZALTMA PLANI (İRAP) TANITILDI
İçişleri Bakanlığı himayesinde, afet konusunda yazılı plan ve strateji belgelerine dayalı yönetim anlayışının yansıması olarak AFAD öncülüğünde hayata geçirilen il afet risk azaltma planlarının il bazındaki tanıtım faaliyetleri sürüyor.
Daha önce farklı illerde yapılan tanıtımlara, İzmir İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) da eklendi.
Vali Yavuz Selim Köşger’in yanı sıra, mülki idare amirleri, belediye başkanları, kamu kurum ve kuruluşlarının yetkilileri ile protokol üyelerinin katıldığı toplantıda, planın hazırlık aşamaları ve sonrasında yürütülecek izleme-değerlendirme çalışmalarını içeren sunumlar yapıldı.
Toplantıda konuşan Vali Köşger, depremlerle, sellerle ve orman yangınlarıyla, farklı zamanlarda, canı yanan ülkemizde, Türkiye Afet Risk Azaltma Planı çerçevesinde oluşturulan, İl Afet Risk Azaltma Planı’nın büyük önem arz ettiğini söyledi.
“Doğanın Gücüne Karşı Cevabımız: Tedbirli Olmak”
İzmir’in 30 Ekim 2020’de büyük ve yıkıcı bir deprem felaketi yaşadığını anımsatan Vali Köşger, “Şehrimiz için İl Afet Risk Azaltma Planı’nın ne denli önemli olduğunun bilincindeyiz. Her ne kadar devletimizin gücü, imkânları, araç-gereç ve personeli, afetlerin hemen ardından yürütülen tüm çalışmalar için yeterli olsa da maddî kayıpları en aza indirmek, olası can kayıplarının önüne geçmek adına bir plan dahilinde hareket etmenin de zaruri olduğunu biliyoruz. Ülkemizin, deprem başta olmak üzere, orman yangınları, sel ve heyelan felaketleriyle mütemadiyen karşı karşıya kaldığını hepimiz yaşayarak tecrübe ettik. Bu noktada doğanın küçümsenmeyecek gücüne karşı verebileceğimiz en temel ve basit cevap: Tedbirli olmaktır.” dedi.
Afetler için alınacak önlemleri sıralayan Vali Köşger, “İmar planlarımızda ve ulaşım ağımızdaki bilimsellik, yerleşim yeri seçiminde göstereceğimiz bilinçli yaklaşımlar, alt ve üst yapı çalışmalarında sergilenecek özen, yeri ve zamanı kestirilemeyecek afetler için alınabilecek en güzel önlemlerdir. Bu vesileyle, buradan, tüm kamu kurum ve kuruluşlarımızın yetkililerinden, yerel yönetimlerimizden ve ilgili tüm paydaşlardan, şehirleşme süreçlerinde, saydığım tüm bu hassasiyetlerin göz önüne alınarak hareket etmelerini bir kez daha önemle istirham ediyorum.” diye konuştu.
“Afet Yönetiminde Önceliğimiz Risk Yönetimidir”
Afet risklerini azaltma konusunda, uluslararası normları benimseyen, yerel düzeyde uygulanabilir çalışmaların vakit kaybetmeden hayata geçirilmesi gerektiğini kaydeden Vali Köşger şöyle devam etti:
“Ülkemizde son yıllarda yaşanan afetler ve sonrasında yapılan analizler bizlere önemli referanslar vermektedir. İlimiz için afet riskleri bakımından başta gelen konu, malumunuz olduğu üzere depremdir. Bir daha deprem ve diğer felaketlerin yaşattığı acıların tekrarlanmaması için güçlü ve uygulanabilir bir afet yönetim sistemine sahip olmalıyız. Günümüz modern afet yönetimi anlayışı; “Bütünleşik Afet Yönetimi Döngüsü” olarak adlandırılan, afetin öncesi, sırası ve sonrasını da kapsamaktadır. Doğal afet riskinin yüksek olduğu ülkemizde de tüm dünyada kabul gören ve gelişmeye açık yeni bir afet yönetim modeli olan “Bütünleşik Afet Yönetimi Sistemi” çerçevesinde, önceliğimiz; -olması gerektiği gibi- “Acil Durum Yönetimi”nden “Risk Yönetimi”ne evrilmiştir. İzmirimizde de bu anlayışın benimsenmesini ve tüm sektörlere sirayet etmesini sağlamak amacıyla çalışmalarımız sürdürülmektedir. Bu doğrultuda, 8 Ocak 2021 tarihinde İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu başkanlığında sorumlu kurumlar ile birlikte başlattığımız İzmir İl Afet Risk Azaltma Planı’nın ilk aşamasını tamamlamış ve 18 Ekim 2021 itibarıyla uygulamaya almıştık. İşte bu İzmir Afet Risk Azaltma Planı; 1 amaç çerçevesinde, 27 hedef altında, 227 eylem içermektedir. Planın bundan sonraki aşaması eylemlerin hayata geçirilmesidir. Sonraki süreçte, İRAP belgesinde yer alan eylemlerin, sorumlu ve destekleyici kurumlarına da büyük görevler düşmektedir. Valiliğimizin bu süreçteki en önemli görevi ise eylemlerin takipçisi olmak ve uygulamalarda engelleri kaldırarak aksaklıkların önüne geçmektir.”
Vali Yavuz Selim Köşger, konuşmasının sonunda, İRAP planının hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür ederek, planın İzmirlilere hayırlı olmasını diledi.
İzmir’in Risk Haritaları Bir Yılda Tamamlandı
İl Afet ve Acil Durum Müdürü Kartal Muhcı ise, İRAP konulu sunumunda, plan dahilinde kurulan komisyonun, bir yılda çalışmalarını tamamlayarak İzmir’in risk haritalarını belirlediğini bildirdi.
İzmir’in, afetselliği çok yüksek bir bölge olduğunu belirten Muhcı, “Son bir haftada Ege Bölgesi ve Ege Denizi’nde 4 binin üzerinde deprem meydana geldi. İl sınırları içerisinde 21 fay hattı bulunuyor. 30 Ekim 2020’deki depremin sonrasında 5 bin 29 artçı deprem meydana gelmiştir. Hazırlanan plan, yazılı ve dijital olarak kurumlara ulaştırılacaktır. İRAP afetten önce neler yapabilir düsturu ile çalışmıştır. Amacımız, afetleri olmadan önce engellemektir. Bu konuda 227 eylem belirlendi ve 10 tanesi kırmızı eylem olarak önceliklendirildi. 2022-2026 yılında bu eylemlerin bütün hedeflerine ulaşmayı hedefliyoruz.” dedi.
İzmir’de En Fazla Riski Olan 8 Afetin Başında Deprem Geliyor
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir de İRAP’ın, aslında bir toplumun doğal afetlere ve insan kaynaklı afetlere karşı dirençli hale gelmesi için yapılması gereken eylemleri ifade ettiğini dile getirdi.
İRAP hazırlık sürecine ilişkin bilgiler paylaşan Prof. Dr. Sözbilir, “Türkiye’de 81 ilde il afet risk azaltma planları yapılmış durumda. Bu çalışma kapsamında 5 modül incelendi. Bunlar işlenirken iki çalıştay gerçekleştirdik. Burada özellikle il olarak neredeyiz, nasıl bir coğrafi konuma sahibiz, bunlarla ilgili ortaya çıkan afetler bizi nasıl etkiliyor gibi verileri ortaya koyduk. İzmir’de en fazla riski olan 8 afetin başında deprem geliyor. Bu tehlikeleri öncelikle tanımladık. Tehlikeler yaşandığında nelerin hangi ölçüde zarar gördüğü ile ilgili çalışıldı. Bu konuda güçlü ve zayıf yanlarımız neler, bunlar ortaya kondu ve afetler olmadan önce yapılması gereken çalışmalar istişare edildi. İzmir ilinin hem karada hem denizde faylar içermesi nedeniyle en yüksek afet riski deprem. Karadaki faylar, yerleşim yerlerinden geçiyor. Bununla ilgili 20 yıldır İzmir’de ciddi çalışmalar yapılmış durumda. Bunu da bir yıllık süre içerisinde daha iyi anladık. İRAP kapsamında diri fayların imar haritalarına işlenmesi ile ilgili çalışmalarımız da var. Hiçbir eyleme sıfırdan başlamadık. İRAP kapsamında her durum için senaryo yaptık. Tsunami için yaptığımız senaryoda 6,8 büyüklüğündeki depremin Karaburun ve dış körfez dediğimiz bölge ciddi anlamda zarar göreceği görüldü. Senaryoya göre, Tuzla fayı 6,7 deprem ürettiğinde 9 şiddetinde bir yıkıma neden oluyor. Burada da yaklaşık 10 bin civarı bir can kaybından söz edebiliriz. İzmir fayı 6,6 büyüklüğünde deprem ürettiğinde de yaklaşık 10 bin civarı bir can kaybı olabilir” ifadelerini kullandı.
T.C. İzmir Valiliği