Hayvan hakları konusunda son bir yılın en önemli gelişmesi kanun değişikliği
Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Yönetim Kurulu Üyesi Senem Demirel Acar, 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü dolayısıyla AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, hayvan hakları savunucularının, çıkarıldığı 2004 yılından bu yana kanunun hatalı olduğunu ve uygulamada büyük sorunlara yol açtığını, hayvanların haklarını korumadığını savunduğunu ve kanun düzenlemesi için mücadele ettiğini anlattı.”Artık hayvanlara karşı işlenen suçlar TCK kapsamında değerlendiriliyor”
Kanunun değiştiğini aktaran Acar, detaylarla ilgili şu bilgileri paylaştı:
“Sokakta yaşayan hayvanlar da artık sokağımızın, mahallemizin bireyi olarak kabul edildi. Belediyelerin sorumlulukları ve belediyelere uygulanacak yaptırımlar arttı. Belediyeler, sokakta yaşayan tüm hayvanların kısırlaştırma, aşılama ve tedavileri için klinik oluşturmak zorunda bırakıldı. Bundan önce de sorumlulukları vardı ama yapmayan belediyeye ‘Niye yapmıyorsun?’ diyemiyorduk artık niye yapmadığının hesabını sorabileceğiz. Hayvanlara karşı işlenen suçlar Türk Ceza Kanunu kapsamına alındı. Bu zaman kadar hep Kabahatler Kanunu kapsamındaydı ve bir hayvana tecavüz eden, ona işkence eden, onu yaralayan, öldüren kişi kaymakamlığın kestiği idari para cezasını 18 eşit taksitte ya ödüyordu ya da ödemiyordu, ödemezse hiçbir yaptırımı yoktu. Artık hayvanlara karşı işlenen suçlar TCK kapsamında değerlendiriliyor. Bu kişi savcı, hakim karşısına çıkıyor kanuna göre. Basit yargılama usulü getirildi Ceza Muhakemeleri Kanunu’na. Eğer kişinin ilk suçuysa, daha önce sabıkası yoksa hakim karşısına çıkmadan cezanın verilmesinin, dava açılmasının ertelemesi kararı verilebiliyor. Basit yargılama yapılmadı, duruşma yapıldı ve hakim karşısında çıktığında, kişinin ilk cezasıysa, pişmanlığını dile getirirse hükmün açıklanmasını geri bırakma kararı verilebiliyor.””Bunlar, önceki kanuna göre önemli gelişmeler”
Acar, bir kişinin bir hayvanı öldürdüğü veya bir hayvana tecavüz ettiğinde yaptırıma tabi tutulması gerektiğini, bu nedenle düzenleme yapılırken cezada alt sınırın 2 yıl olmasını talep ettiklerini kaydederek, “Bizi üzen, ceza sınırlarının düşük olması. Neticede sabıkasına işlenecek bunlar. Hükmün açıklanması geri bırakma verilse bile 5 yıl içerisinde bu kişi tekrar aynı suçu işlediği takdirde bu kez ceza alacak. Bunlar, önceki kanuna göre önemli gelişmeler.” diye konuştu.
Kanunda hala hakları korunmayan hayvanlar olduğunu dile getiren HAYTAP Yönetim Kurulu Üyesi Senem Demirel Acar, şunları söyledi:
“Bunlar hayvanat bahçesinde hapis hayatı yaşayan hayvanlarımız, yunus parklarındaki yunuslarımız… ‘Yeni yunus parkı açılmayacak.’ denildi, ama mevcut yunus parkları halen çalışmaya devam ediyor ve oraya yeni yunusun gelip gelmediğini kontrol etme şansı yok maalesef. Orada esaret, o yunuslar için devam edecek, yeni yunuslar için devam edecek. Hayvan hakları yasası diyorsak tüm canlıların haklarını korumamız gerekiyor. Avla ilgili düzenleme yapılmadı, avcılık devam edecek. Deney hayvanlarıyla ilgili düzenleme olmadı, onlar deneylerde kullanılmaya devam edecek. Yasayla bütün hayvanların haklarının korunması gerekiyordu. Yeni yasa çıktı ama biz yine ‘Bu yasa değiştirilmeli.’ diye çalışmalara başladık.”
Acar, kanunda yasaklı ırkların yer aldığına değinirken, “Bu hayvanları dövüştürenler bahislerden çok yüklü paralar kazanıyorlar. Hayvanın değil sahibinin cezalandırılması gerekiyordu. Yapılması gereken, hepsini kayıt altına alıp ciddi yaptırımlar, yüksek para cezaları veya hapis cezaları getirilmesiydi. Barınaklarda da çok fazla iyi huylu ‘yasaklı ırk’ var ve hiçbir şey de yapılamıyor bu hayvanlar için.” dedi.”Hazırlıklı olmayı öğrendik”
Senem Demirel Acar, HAYTAP’ın Bursa’daki Emekli Hayvanlar Çiftliği’nin yaz aylarında Türkiye’nin çeşitli yerlerinde çıkan yangınlar sırasında kurtarıcı olduğunu, yangından kurtarılan hayvanların HAYTAP’ın kurduğu sahra hastanelerinde tedavi edildikten sonra çiftliğe nakledildiğini anlatırken, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Türkiye’de bu yıl meydana gelen doğal felaketler tüm canlıların yaşamını olumsuz etkiledi. Kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları olarak biz de yaban hayatının acil durumda nelere ihtiyacı olduğunu görmüş olduk. Büyük arazi araçlarına ihtiyacımız varmış. Büyük hayvanların nakli için daha fazla insana ihtiyacımız varmış. Böyle acil durumlar için bir çiftlik yetmeyecekmiş, Türkiye’nin farklı bölgelerinde başka çiftlikler de kurmaya karar verdik. Mevcut imkanlarla o canlar için elimizden geleni yaptık. Umarım bir daha yaşanmaz ama olursa da hazırlıklı olmayı öğrendik.”
AA