BOZDAĞ, GAZETECİLERİN SORULARINI YANITLADI, GÜNDEMİ DEĞERLENDİRDİ
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, hakimlerin kararlarını kanun ve hukuka bağlı ve vicdani bir kanaatle verdiklerini ve hiçbir şekilde emir ve talimat almadıklarını vurgulayarak, “Kimsenin seçilmiş Cumhurbaşkanına parmak sallamaya hakkı da, haddi de yoktur. Türkiye hukuk devletidir. Kimse yargının üstünde değildir. Cumhurbaşkanımıza ve hakimlerimize dil uzatanları kınıyorum” dedi.
Adalet Bakanı Bozdağ, görülmekte olan bir dava ile ilgili yargıya yapılan eleştirilerle ilgili Adalet Bakanlığında gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.
Kimsenin seçilmiş Cumhurbaşkanına parmak sallamaya hakkı da ve haddi olmadığını dile getiren Bozdağ sözlerine şu şekilde devam etti:
“Maalesef dün açıklanan mahkeme kararından sonra bir hukuk devletinde olması gereken tepkilerin dışında çok saygısızca tepkilere de şahit olduk. Cumhurbaşkanımızı, öte yandan mahkemeyi ve kararı veren hakimleri tehdit eden, hem yargıya, hem Cumhurbaşkanımıza, hem hakimlere hakaret eden, dil uzatan ifadelere tanık olduk. Cumhurbaşkanımıza, yargıya ve görev yapan hakimlere dil uzatanları, el sallayanları, ant içenleri, tehdit eden herkesi kınıyorum.”
Sözkonusu dava ile ilgili ABD ve Almanya’nın yargıya yaptığı eleştirilere de tepki gösteren Adalet Bakanı Bozdağ, “Ne ABD’nin ne de başka bir ülkenin Türkiye’nin yargılamasıyla ilgili söz söylemeye hakkı yoktur. Onlar kendi işine baksınlar.” dedi.
Adalet Bakanı Bozdağ’ın konuşmasından bazı kısımlar şu şekilde:
CUMHURBAŞKANIMIZA VE YARGIYA DİL UZATANLARI, EL SALLAYANLARI KINIYORUM
Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde yargılama süreçlerinin nasıl işleyeceği, kararların nasıl verileceği yasalarla sabittir. Hiç kimse kendisini hakim veya mahkeme yerine koymamalıdır. Maalesef bugün Türkiye’de hakim veya mahkeme yerine kendini koyan pek çok zevatı görüyoruz. Hakimler görevlerinde bağımsızdırlar. Hakimler kararlarını kanun ve hukuka bağlı ve vicdani bir kanaatle verirler. Yargılama yetkisinin kullanılması konusunda hiçbir makam, merci hakimlere emir ve talimat veremez. Tavsiye ve telkinde bulunamaz. Hakimler emir ve talimat almazlar. Tavsiye ve telkin kabul etmezler. Anayasa, kanun ve hukuka bağlı bir vicdani kanaatle kararlarını açıklarlar. Maalesef dün açıklanan mahkeme kararından sonra bir hukuk devletinde olması gereken tepkilerin dışında çok saygısızca tepkilere de şahit olduk. Bir yandan Sayın Cumhurbaşkanımızı, öte yandan mahkemeyi ve kararı veren hakimleri tehdit eden hem yargıya, hem Cumhurbaşkanımıza, hem hakimlere hakaret eden, dil uzatan ifadelere tanık olduk. Buradan bu vesileyle Sayın Cumhurbaşkanımıza, yargıya ve görev yapan hakimlere dil uzatanları, el sallayanları, ant içenleri, tehdit eden herkesi kınıyorum.
HERKESİ HUKUK DEVLETİNİN ASGARİ GEREKLERİNE SAYGI DUYMAYA DAVET EDİYORUM
Türkiye’de kararlar beklendiği gibi çıkınca Ankara’da mahkemeler var, hakimler var yahut ta beklentiye uygun kararlar çıkmayınca hakimler, mahkemeler emir ve talimatla karar veriyor diye mahkeme ve hakimleri suçlamak ya da kararları beklentiye siyasi taraftarlığa göre değerlendirmek hukuk devleti ile bağdaşmayan bir uygulama olarak ortaya çıkıyor. Maalesef bugün pek çok siyasi, siyasi beklentilerine göre kararlarını değerlendiriyor. Dün ki olayda onu bir kez daha görmüş olduk. Buradan herkesi hukuk devletinin asgari gereklerine saygı duymaya davet ediyorum. Hukuk nasıl işleyecekse yasalarımızda bellidir. Öyle işliyor ve öyle de işlemeye devam edecektir. Beklentilerine göre mahkemede devam eden bir yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek kabul edilebilir bir şey değildir.
YARGIYA DİL UZATMANIN KABUL EDİLEBİLİR TARAFI YOKTUR
Hatırlarsanız daha önce de bu dava ile ilgili karar aşamasına gelindiğinde Sayın Kılıçdaroğlu bir twett atmış ve mahkemeye nasıl karar vereceği konusunda tavsiye ve telkinde adeta zımni olarak bulunmuş. Hatta orada beklendiği gibi karar çıkmazsa nasıl suçlayacağına dair de ifadeler yer alıyordu örtülü bir şekilde. Onun içinde bunlar doğru bir şey değildir. Bir yandan yargı bağımsızlığı diyeceğiz, bir yandan hukuk devleti diyeceğiz, bir yandan demokrasi diyeceğiz, bir yandan milli irade diyeceğiz. Öte yandan da yargıya karşı ve yargı kararlarına karşı ölçüsüz bir şekilde dil uzatacağız ve bu kararları verenlere hakaret edeceğiz, tehdit edeceğiz. Onların kabul edilebilir bir yönü yoktur.
ABD VE ALMANYA’NIN TÜRKİYE’NİN İÇ İŞLERİNE KARIŞMAYA HAKKI YOKTUR
Türkiye egemen ve bağımsız bir devlettir. Kimsenin Türkiye’nin iç işlerine karışmaya hakkı yoktur. Türk yargısı bağımsız bir yargıdır. Türk milleti adına yargılama yapar ve karar verir. Ne Amerika Birleşik Devletlerinin ne de başka bir ülkenin Türkiye’nin yargılaması ile ilgili söz söylemeye hakkı yoktur. Onlar kendi işine baksınlar.
Amerika kendi hukuk sistemine baksın, Almanya kendi hukuk sistemine baksın. Kendi işlerine baksın, herkes işine baksın. Türkiye’nin iç işlerine karışmak Amerika’ya da Almanya’ya da düşmez ve Türk yargısı dışarıdan bakanların veyahut ta başka ülke liderlerinin veya yöneticilerinin değerlendirmelerine göre karar vermez. Türk yargısı Anayasamız 138’inci maddede çok net. Anayasa, kanun ve hukuka bağlı bir vicdani kanaatle kararlarını verir ve bağımsız hareket eder. Türkiye’nin içinden de dışından da hiç kimsenin yargı yetkisinin kullanılmasında hakim ve savcılar üzerinde baskı kurması söz konusu değildir kabul edilemez bir durumdur. Onun için Amerika Birleşik Devletleri ve Almanya’yı ve başka açıklama yapan ülkelerin hepsini Türkiye’nin iç işlerine müdahale ettikleri için kınıyorum bunlar kabul edilemez yaklaşımlardır. Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuk devletinin gerekleri ne ise onlar Türkiye’de devam etmektedir ve devam edecektir.
TALİMATLA ALINMIŞ KARAR DEMEK HAKİMLERE HAKARETTİR
Mahkemelere kurgulanmış mahkeme demek verilen kararları ise beklenti dışında kararlar olduğu gibi, olduğu zaman talimatla alınmış kararlar demek hem mahkemelere, hem de mahkeme kararını veren hakimlere çok açık bir şekilde hakarettir. Bir kez daha kınıyorum. Tabi Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı CHP’li yetkililerin el sallayan, dil uzatan, ant içen yaklaşımlarını haddini bilmezlik olarak görüyorum. Herkes haddini bilmeli. Bu ülkenin Cumhurbaşkanına haddini bildirmeye kalkışanları biz çok gördük. Sayın Cumhurbaşkanımız siyasi hayatı boyunca kendisine nice el sallayan, nice parmak kaldıran, nice tuzak kuran, nice hesap yapan, nice oyun oynayan herkesi aşa aşa buraya geldi. Sayın Cumhurbaşkanımızın mücadelesi milletiyle beraber yapılan bir mücadeledir ve sandıkta had bildirmek isteyen herkese geçmişe dönük baktığınızda 15 seçimde sandıkta haddini bildiren bir Cumhurbaşkanımız var. Dünyanın dört bir yanında böylesi büyük bir mücadeleyi vermiş çok az lider vardır. O yüzden Özgür Özel veya başkaları, esas haddini bilmesi gerekenler onlardır. Kimsenin Türkiye’nin Cumhurbaşkanına parmak sallamaya had bildirmeye hakkı da yoktur, haddi de yoktur. Onlar bunu yapmaya cüret edenler hem haddini, hem kendini bilmeyenlerdir. Bizim tarihimiz ve aziz milletimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın kendini ve haddini bilmeyenlere verdiği cevaplarla demokratik cevaplarla doludur. Şahitlik ortadadır. Ben onlara söylüyorum. Düne dönüp baksınlar. Bir dünya bir oldular Sayın Cumhurbaşkanımızın önünü ve yolunu kesmeye güçleri yetmedi, şimdi altılı masa, onlu masa, başka başka masaların altında üstündekilerle beraber yol kesmeye kalkıyorlar. Yine güçleri yetmeyecek, yine sandıkta milletimiz onlara haddini ve kendilerini tanıtacaktır.
T.C. Adalet Bakanlığı