AK Parti Sözcüsü Çelik: AK Parti’nin Mansur Yavaş diye bir meselesi yok
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin sorularını yanıtladı, değerlendirmede bulundu.
CHP’nin Ankara Büyükşehir Adayı Mansur Yavaş ile ilgili iddialara ilişkin bazı soruları bir önceki basın toplantısında gündeme getirdiğini hatırlatan Çelik, “Bu soruları gündeme getirmekteki amacımız, yaklaşık 3 aylık bir dönemde basında bu sorular geniş bir şekilde yer almasına rağmen CHP Genel Başkanı’nın, CHP yönetiminin ve CHP’nin Ankara Adayı Mansur Yavaş’ın bütün bu sorulardan ısrarla uzak durması ve cevap vermekten kaçınmasıdır.” diye konuştu.
Türkiye’nin her tarafında olduğu gibi Ankara’da da seçmenin “temiz siyaset” talep etme hakkı olduğunu vurgulayan Çelik, tüm siyasi partilerin seçmenin önüne “temiz adaylar” çıkması gerektiğini söyledi.
AK Parti, bu soruları gündeme getirene kadar ne CHP Genel Başkanı ne CHP yönetimi ne Mansur Yavaş ne de ittifakın diğer mensuplarının hiçbir şekilde bu konuya bir cevap vermediğini ifade eden Çelik, “Birtakım yalan beyanlar var. Bir siyasetçiye yakışmayan beyanlar bunlar. Bir kaç gündür sustuklarını, bu işin arkasında kimin olduğunu görmek istediklerini söylüyorlar.” dedi.
“Mansur Yavaş ile bu kişi arasında bir taraf da değiliz”
Bunun birkaç günlük mesele olmadığının altını çizen Çelik, şunları kaydetti:
“Oradaki beyanlarında bizim sanki kendisinin ihtilaflı olduğu bir kişiyle bir tarafgirlik tutumu sergilediğimizi söylüyor. Kendisinin ihtilaflı olduğu bu kişiyle ilgili olarak benim ‘saygıdeğer bir işadamı’ gibi bir ifadem olmamıştır. Bunu herkes benim basın toplantımda duydu. Böyle bir ifade kullanmadım, çünkü biz, bu kişiyi tanımıyoruz. Saygıdeğer bir işadamı mıdır yoksa Mansur Yavaş’ın iddia ettiği gibi kriminal bir kişi midir? Bu konuda bilgi sahibi değiliz. Buna karar verecek bir olan da değiliz. Çünkü belli meseleler mahkemelere intikal etmiş. Biz, hakim değiliz, savcı değiliz. Biz bu meselede Mansur Yavaş ile bu kişi arasında bir taraf da değiliz. Bizim sadece gündeme getirdiğimiz mesele, Ankaralı seçmenin hak ettiği ‘temiz siyaset’ talebi, siyasette her zaman en yüksek düzeyde tutulması gereken ‘temiz aday’ değerlendirmesi açısından bu iddialarla ilgili olarak Mansur Yavaş’ın niçin cevap vermediği, CHP yönetiminin niye sustuğudur. Biz, kimseyle tarafgirlik ilişkisi içerisinde değiliz.”
“En iyi bilecek Mansur Yavaş”
Mansur Yavaş’ın AK Parti’yi “Böyle bir kriminal kişiliği niye savunuyorsunuz?” diye suçladığına dikkati çeken Çelik, “Bu kürsü, iftiralara karşı mücadele edilen bir kürsüdür. AK Parti Genel Merkezi burası. Siyasetteki varlık sebeplerimizden biri budur. Bu kürsü, Türkiye’de sivil siyasetin gelişmesine karşı kurulan tezgahlarla mücadele etme bir kürsüdür. Dolayısıyla iftira, tezgah arıyorlarsa bu kendilerinin şu anda içinde bulundukları atmosfer çerçevesindeki siyasi ilişkilere bakmaları gereken bir durumdur.” ifadelerini kullandı.
Ömer Çelik, hakkındaki iddiaların rakipleri tarafından ortaya atıldığını belirten Mansur Yavaş’a, şu yanıtı verdi:
“Bu rakipler meselesi değildi. Çok temel sorular soruluyor. Bunlara kendisine güvenen, kendisinden kuşku duymayan bir siyasetçi rahatlıkla cevap verebilir. AK Parti çok büyük bir parti, çok büyük bir siyasi harekettir, bir dünya markasıdır. AK Parti’nin ‘Mansur Yavaş’ diye bir meselesi yoktur. Mansur Yavaş, CHP, Kılıçdaroğlu ve ittifak içinde o adaylığa destek verenlerin meselesidir. Bizim meselemiz, saygıdeğer Ankara seçmeninin karşısına CHP’nin nasıl bir adayla ve yaklaşımla çıkmayı içine sindirdiği meselesidir. Bu husustaki gerçeklerin kamuoyuna duyurulması her siyasi partinin görevidir. Biz, Türkiye’deki bütün siyasi meselelerle ilgili bir partiyiz. Meseleye bu açıdan bakıyoruz.”
Bunun cevaplarının kamuoyuyla paylaşılması durumunda kafada soru işareti kalmayacağına işaret eden Çelik, saha çalışması yapan partililerin AK Parti Genel Merkezine verdiği raporda, bu soruların sıkça gündeme getirildiğini ifade ettiklerini aktardı.
AK Parti Sözcüsü Çelik, “Bizim açıklamamız oldukça netti. Biz, Mansur Yavaş’ın vekili olmadığı halde, bir avukatlık ilişkisi olmadığı halde, yasal alacak verecek ilişkisi olmadığı bir şahıstan alacak iddiasıyla ortaya koyduğu 600 bin dolarlık senedin sahte çıktığını ve bu sahteliğin Yargıtayda kesinleştiğini ifade ettik. Kendisi de basın toplantısına çıktığında bu gerçeği yalanlayamadı. Soru şudur; sahte bir senetle alacak takibi yapmıştır, Yargıtayda bu kesinleşmiştir. Bizim sorduğumuz sorunun haklı olduğu ortadadır. Kendisi de yalanlayamamıştır. Dolayısıyla ortada bir iftira ya da uydurmadan bahsedilecek bir durum yoktur. Mesele Mansur Yavaş’ın bunu nasıl izah ettiğidir.” değerlendirmesinde bulundu.
“3 günden değil üç aydan bahsediyoruz”
Yavaş’ın basın toplantısında cevap vermek için birkaç gün beklediğini ifade ettiğini anımsatan Çelik, “Bu beyanı da doğru değil. Çünkü bu iş, birkaç günlük bir mesele değil. Bu konuyla ilgili ilk haberlerin çıkması, 11 Aralık 2018 tarihi..” dedi.
“Sahte bir senetle icra takibi” haberinin sosyal medyada da gündem olduğunu ve aylara sari bir durumdan bahsettiklerini dile getiren Çelik, “3 günden değil üç aydan bahsediyoruz. ‘Böyle birkaç gün bekledim, o yüzden cevap vermek için kenarda durdum’ gibisinden bir yaklaşım, bir siyasetçinin başvurmaması gereken maalesef yalan bir beyandır.” ifadelerini kullandı.
“Bu zamana kadar niçin tekziple idare etti de böylesine vahim iddialar karşısında dün yaptığı gibi basın toplantısını adaylığı açıklanmadan yapmadı?” sorusunu yönelten Çelik, bunu da kamuoyunun merak ettiğini söyledi.
“Yargıtay kararıyla onanmış bir durumdan bahsediyoruz”
Ankara halkının önüne çıkan bir insanın güçlü, net, kafada soru işareti bırakmayacak şekilde cevap vermek zorunda olduğunu anlatan Çelik, “CHP adayı Sayın Yavaş’ın konuyu saptırmaya çalıştığı açıktır.” dedi.
Yavaş’ın, “Rakibimin mal beyanında bulunmasını talep ettiğim için bütün bunlar gündeme geldi, bana iftira atıldı.” dediğini hatırlatan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İftira, tezgah gibi birtakım siyasi manipülasyonlar, bizim siyasi yapımızın kapısından içeri giremez. Tam tersine biz, bunlarla mücadele eden bir kadroyuz. Bu konularda daha deneyim sahibi olanlarla, kendisinin son derece ilişkili olduğu açık bir şekilde ortadadır. Dolayısıyla etrafına bakmasında fayda vardır.”
Sorulan sorunun iftira olmadığının açık olduğunu dile getiren Çelik, bunun mahkeme kararıyla sabit olduğunu yineledi. Çelik, “Biz, herhangi bir afaki, hayali durumdan, hayal mahsulü bir durumdan bahsetmiyoruz. Mahkeme kararıyla sabit, Yargıtay kararıyla onanmış bir durumdan bahsediyoruz.” dedi.
“Örtbas etmeye çalışıyor”
CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Mansur Yavaş’ın kendisiyle ilgili, “Yargıtayın onanmış bir kararının bulunmadığı”na yönelik sözlerinin hatırlatılması üzerine Çelik, “Bir ceza davası almadım diyor. Ama hakkında bir sahte senetle icra takibi konusunda verilmiş karar var. Yargıtay da bunu 2016 yılında onamış.” ifadesini kullandı.
Çelik, Yavaş’ın ceza davası alması durumunda, aday olma yeterliliğini yerine getiremeyeceğini de belirterek, “Mesele bununla ilgili bir mesele. Orada da aslında bunu çok iyi bilebilecek birisi de bunu örtbas etmeye çalışıyor.” diye konuştu.
Yavaş’ın, “Söz konusu dava dosyasına giren kişinin çocuk istismarcısı olduğu, sahtecilik, tehdit ve şantaj yaptığı, üniversite belgesinin bile sahte olduğu yönünde belgeler olduğunu” söylediği hatırlatılarak, konuya ilişkin görüşü sorulan Çelik, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Maalesef çok düşük düzeyli, siyasal olmayan akılla başvurulan bir yöntem. Kendisinin ihtilaflı olduğu kişiyi kriminalize ediyor. Kriminal midir değil midir ben onu bilemem, onu bu iddiaların görüldüğü mahkemeler verecek. Kişiyle bağlantısı olan biz değiliz. Bize ‘Bunları biliyor musunuz?’ diyor. Biz, saygıdeğer bir iş adamı mı değil mi, o kişi kriminal mi değil mi bunu bilebilecek durumda değiliz fakat mesele bu değil. Ben, zaten ‘saygıdeğer bir iş adamı’ diye bir ifade kullanmadım, ‘bir vatandaş’ dedim. Orada yalan söylüyor Mansur Yavaş. Burada mesele, vatandaşın kim olduğu değil, mesele mahkeme kararlarıyla ortaya çıkmış Mansur Yavaş hakkındaki iddialar.”
“Kişiyle bağlantılı olan biz değiliz”
Çelik, kriminal kişinin ortaya attığı hiçbir iddiayı dillendirmediklerini vurgulayarak, “O kişiyle ilgili bahsettiği konular, mahkemeye intikal etmiş konular. Ama şunun bilinmesi gerekir, kişiyle bağlantılı olan biz değiliz. Madem o kullandığı ifadeler, tekrar etmekten bile utanıyorum, bu suçları işleyebilecek nitelikte bir kişiyse yıllardır niye arkadaşlık ettiniz ve alacak verecek ilişkisine girecek bir bağlantınız nereden kaynaklanıyor? Buna da karar vermesi gereken kendisidir. Bunu dün öğrenmiş değil herhalde.” diye konuştu.
Yansıyan bilgilere bakılırsa Mansur Yavaş ile bu kişinin aralarında çok sayıda karşılıklı açılmış dava bulunduğunu da aktaran Ömer Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Burada şöyle bir kurnazlığa başvurulması bizim gözümüzden kaçmaz. Kendisinin ihtilaflı olduğu kişiyle, bizi bu ihtilaf ilişkisi içerisinde bir taraf gibi göstermeye çalışıyor. Biz kendisinin ihtilaflı olduğu hiçbir ilişkide taraf değiliz, bizim meselemiz değil bu. Bizim sorduğumuz sorular, mahkeme kararlarıyla ortaya çıkmış konularda Mansur Yavaş’a yöneltmiş sorulara, Mansur Yavaş’ın cevap verip vermemesiyle ilgilidir. O kişiyle ilgili kendisi böyle düşünüyorsa, ben bilemem hakim savcı değilim, kişiyi tanımıyorum, ona mahkemeler karar verecek. Tanıyan Mansur Yavaş, dolayısıyla o zaman kendisinin açıklaması gerekir. Yıllardır bu bağlantı nereden kaynaklanmıştır, böyle bir kişiyle bağlantılı olmanızın mahiyeti nedir, böyle bir kişiyle alacak verecek ilişkisi içinde olmanızın mahiyeti nedir? Mesele bundan ibarettir.”
“Netflix’deki diziler gibi arka arkaya devam ediyor”
“Dün Yavaş, sizin hakkınızda dava açacağını ifade etti. Siz de açabileceğini ve hikayenin çok da öte noktalara varacağını söylediniz. Buna da açıklık getirir misiniz?” sorusuna Çelik, “Bu ilk olarak 11 Aralık tarihinde çıktı. O günden bugüne kadar hikaye öylesine hızlı gelişiyor ki Netflix’deki diziler gibi arka arkaya devam ediyor.” yanıtını verdi.
Ömer Çelik, “Gördüğüm kadarıyla aralık ayında birinci sezon bitti, Netflix dizisi gibi, ocak ayında ikinci sezon bitti, üçüncü sezon devam ediyor. Bu takibi seyrettiğiniz zaman hikayenin sezon sezon bir gelişme kaydettiğini görüyorsunuz. Bizim söylediğimiz şey, basına yansıyanla mahkeme kararları ortaya çıkan belgeleri ifade ediyoruz ve soru soruyoruz. Bununla ilgili dava açacaksa da bu Netflix dizisinin devamında hikayenin daha büyük olacağını görüyoruz. Bu mahkeme belgelerinin, kendisinin basın toplantısında söyledikleriyle mahkemede söyledikleri çelişkinin, basın yayın organlarında yayınlanan belgelerin basındaki arkadaşlara, Sayın Özhaseki’ye, bize dava açılmak suretiyle mahkeme önünde tartışılmasından dolayı bizim çekindiğimiz bir şey yok. Biz kimseye iftira atmıyoruz, kimseye kurulmuş bir tezgah yok, Ankara seçmeninin hakkını, hukukunu, sivil siyasetin temizliğini korumaya çalışıyoruz. Heyecanla bekliyoruz bu Netflix dizisinin devamının ne şekilde devam edeceğini.” ifadesini kullandı.
“Sandığın sonuçlarına saygılıyız”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Yavaş’ın bu iddialar nedeniyle adaylıktan çekilmesi gerektiğini ifade etmesinin sorulması üzerine Çelik, “Geçen basın toplantısında da sordum ‘hala bu adayı devam ettirecek misiniz?’ diye. Çünkü temel mesele şudur; siyasi ahlak ve siyasetin temel prensipleri açısından tüm bunlarla çelişen bir durum var.” dedi.
Çelik, Yavaş’ın buna cevap vermek yerine, “Rakiplerim benden korktuğu için bu iddiaları gündeme getiriyor” dediğini aktardı.
İddiaları gündeme getirenin kendilerinin olmadığına işaret eden Çelik, mahkeme belgelerinden söz ettiklerini yineledi.
Seçimden ve sandıktan korkmayan, seçimi bir şölen gibi algılayan, sandığı başının üstünde taşıyan bir parti olduklarını vurgulayan Çelik, “Her zaman da sandığın sonuçlarına saygılıyız. O seçim sandık konusundaki korkudan dolayı kendisini aday yapan tek parti geleneğine bakacak. Artık bundan sonra böyle bir adayı devam ettirip ettirmemek CHP’nin meseleyi sindirme kapasitesiyle alakalı bir durumdur.” diye konuştu.
“İzah edilmesi gereken vahim durumlar vardır”
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Özhaseki’nin 1994’ten bu yana kamu görevi yürüttüğünü, belediye başkanlığı, milletvekilliği ve bakanlık görevlerinde de mal beyanında bulunduğu belirten Çelik, “Bütün bu sıralar içerisinde müteaddit defalarda mal beyanında bulunmuştur. Daha sonra biliyorsunuz bunlar Meclis’te de vardı, bugün de sabahleyin söyledi. Kendisi de bunu kendi adresine de, Mansur Yavaş’ın adresine de aynı şekilde gösterecek, yani sakınılan, çekinilen bir durum yoktur.” diye konuştu.
“Bu konuları bıraksınlar, meselenin esasına odaklansınlar.” ifadesini kullanan Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Biz şu vatandaştan, bu vatandaştan, şu kriminal olup olmadığı iddia edilen şahıstan bahsetmiyoruz. Biz, Mansur Yavaş’la ilgili iddialara cevap verilmesinden bahsediyoruz. Temiz siyaset açısından, Ankaralı seçmene duyulan saygı açısından ve Ankaralı seçmenin önüne siyasi partilerin temiz aday çıkarma yükümlülüğü açısından izah edilmesi gereken ve son derece mahkeme kararlarıyla tespit edilmiş vahim durumlar vardır ve bu ortadadır. Kendisi ayrıca bunu bir rekabet ilişkisi içerisinde izah etmeye çalışıyor. Burada temel bir bilgi hatası yapıyor. Kendisiyle ilgili bu haberlerin çıktığı zamanlarda ne Sayın Mehmet Özhaseki’nin adaylığı ilan edilmişti ne de kendisinin adaylığı ilan edilmişti. Dolayısıyla bunu bir rekabet ilişkisine bağlaması baştan aşağı mantık dışı bir durumdur, tamamen bir manipülasyondur.
O zaman Yavaş’ın adaylığına karşı çıkma konusunda CHP içerisinde bir tartışma yürütüldüğü basına yansımıştı. Nitekim basına yansıdığı kadarıyla, 12 CHP Parti Meclisi üyesi Mansur Yavaş’ın adaylına karşı çıkmıştı. Dolayısıyla Mansur Yavaş’ın adaylığıyla ilgili spekülasyonların ortaya çıkma sürecinin bu adaylık süreciyle bağlantılı olduğu görülmektedir. Kamuoyuna bilerek, kasten ve çarpıtarak maalesef yanlış beyanda bulunmaktadır, yalan bilgi vermektedir. Bu haberlerin çıktığı zaman ne Sayın Özhaseki aday ne Mansur Yavaş’ın bir adaylığı söz konusu. Herhangi bir rekabet ilişki neticesinde bu haberler çıkmış değil.”
Mansur Yavaş’ın kendilerine “Adil yargılamayı etkileme suçu” işlediklerini iddia ettiğini belirten Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu tamamen mantık dışı bir şey. 2016 yılında sonuçlanmış bir davanın kesinleşmiş bir davayı 2018 yılında biz nasıl etkileyebiliriz? Biz 2016 yılında alınmış bir mahkeme kararından bahsediyoruz. Onu 2018 yılından geriye doğru herhangi bir şekilde etkilememiz nasıl söz konusu olacak? Bu mantık dışı iddialarından bir tanesi daha. Ayrınca eğer illa adil yargılamayı etkileme diye bir karardan bahsedilecekse kendisinin orada birtakım iddialarla ilgili ortaya koyduğu tutumlar, birtakım spekülasyonlarla ilgili tutumlar, ayrıca eskiden işlerini takip ettiği ve eskiden dostluğu olan, bugünse kriminal dediği şahısla ilgili yargı süreçlerine dönük açıklamaları esas adil yargılamayı etkileme sürecidir.”
“Heyecanla bekliyoruz”
Çelik, Mansur Yavaş’ın basın yayın organlarına ve kendilerine dava açacakları açıklamasına ilişkin, “Dava açmaktan bahsettiği herkes, eminim dava açmasını heyecanla bekliyordur, heyecanla bekliyoruz. Bu konuların mahkemede de görüşülmesi, kamuoyunun önünde daha açık ve net bir şekilde konuşulması için bu dava açma sözünden sakın geri adım atmasın. Basın yayın organlarına dava açacağım diyor, bizlere dava açacağını söylüyor. Bu davayı heyecanla beklediğimizi ifade etmek isterim. Çünkü okuduklarımız şu ana kadar bildiklerimizin çok daha ötesinde bir hikaye ile karşı karşıya olduğumuzu ve vatandaşımızın bu hikayenin bütün detaylarını bilmesi gerektiğini, Ankara’nın önüne nasıl bir aday çıkarıldığını ve bunu CHP’nin nasıl yaptığını daha iyi anlaması gerektiğini göstermektedir. Bu dava sürecini, dava açmaktan bahsettiği herkesin heyecanla beklediğinden hiçbir kuşkumuz yoktur.” değerlendirmesinde bulundu.
Mansur Yavaş’ın kendisiyle ilgili iddialarda bahsi geçen kişiyle 4 yıl önce tanıştığını belirten Çelik, şunları söyledi:
“Kriminal olduğunu iddia etiği bu kişiyle yıllardır süren bu dostluğun sebebi, bu yakınlığın, bu bağlantının sebebi nedir? Bu kişiyle girilen iş ilişkisinin sebebi nedir?. Bugün mahkum ettiği birtakım iddialar yayıyor oraya, birtakım yüz kızartıcı suçlardan bahsediyor. Tabii söylüyorum, bunların hepsine mahkemeler karar verecektir. Bu bizi ilgilendiren bu husus değildir ama bu iddiaları dile getiren kişi başkalarını suçlayacağı yerde kamuoyunu şu açıklamayı yapmalıdır. Bu kişiyle yıllardır nasıl bir dostluğunuz var? Ne sebeple ihtilafa düştünüz? Bugün kriminal dediğiniz bu kişiyle yıllara dayanan bağlantınızın mahiyeti ve içeriği nedir? Hangi temellere dayanmaktadır? Niçin böyle bir bağlantı bu ihtilaf ortaya çıkana kadar sürmüştür?”
“CHP adayının sahte senetle icra takibi yaptığı açıktır”
Ömer Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün katıldığı bir televizyon programındaki konuşmalarına değinerek, şunları kaydetti:
“Aynı şeyi o da yapıyor, iddianın esasına ilişkin bir şey söylemiyor. CHP Genel Başkanı, hakkında kesinleşmiş mahkeme kararları olan, sahte senetle icra takibi yaptığı konusunda kesinleşmiş mahkeme kararları olan bir kişiyi Ankaralının önüne aday olarak çıkarma durumundan dolayı sorumluluğu ilk önde olan kişidir. Bu meselelere iyi cevap vermesi gerekir. Fakat yine dersine çalışmamış, Yargıtayda kesinleşmiş bir karar olmasına rağmen konunun başka yerlerinde dolaşıyor ve Ankara’ya, Türkiye’nin gözbebeğine aday gösterdiği şahsın kendisinin bahsettiği bu kriminal kişinin, bu Mansur Yavaş’ın arkadaşı olduğunu, onunla bağlantılı bir kişi olduğunu sürekli olarak görmezden gelerek bu iddiayı ortaya koyuyor.
Diyor ki, bu iddialar mahkeme kararlarını görmezden geliyor Kılıçdaroğlu. Bu iddialar diyor, kriminal bir kişi tarafından dile getiriliyor diyor. Birincisi, burada mahkeme kararı var, ikincisi kriminal dediğiniz kişi sizin adayınızın bağlantılı olduğu kişi. Dolayısıyla, o ilişkiyi çözmek, o ilişkinin mahiyetini kamuoyuna açıklamak da Sayın Kılıçdaroğlu’nun sorumluluğunda olan bir iştir. Bir kere kararlar ortadadır, CHP’nin Ankara’ya aday olarak öne sürdüğü ve ittifakın diğer unsurları CHP’nin müttefiklerinin diğer unsurları tarafından da hararetle desteklenen bu kişinin, Mansur Yavaş’ın CHP adayının sahte senetle icra takibi yaptığı açıktır.”
“Sadece örtbas etme faaliyeti olduğu açıktır”
CHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş hakkındaki iddiaları değerlendiren Çelik, hukukla ilgilenen bir kişinin, siyasetçinin çok net, sarih, temiz cümlelerle cevap vermesi gerektiğini belirtti.
Ömer Çelik, “Ayrıca bunu kendisine tavsiye ederiz. Soru soruyoruz biz, bu sorulara aynı şekilde cevap verebilir. Onun yerine çirkin ifadelere başvurmak, bir şeyi örtbas etmekten başka bir amaç taşımıyor. Akılla, mantıkla, temiz bir Türkçe ile tutarlı bir şekilde cevap verilebilir. Kendine güveni olan bir siyasetçi eğer yaptıklarına güveniyorsa bunu rahatlıkla ortaya koyabilir. Bunun yerine birtakım çirkin cümlelere başvurmanın bir alemi yoktur. Sadece örtbas etme faaliyeti olduğu açıktır.” ifadelerini kullandı.
“Nasıl bir hizmet karşılığı 600 bin doları tahsilata gitmiştir?”
Mansur Yavaş’a, “Bu bahsettiği kişiden tahsil etmeye çalıştığı parayı nasıl bir hizmet karşılığı hak etmiştir? Nasıl bir hizmet sunmuştur da bunun karşılığında bu kişiden ‘600 bin dolar alacağım var’ diye tahsilata girme sürecine gitmiştir. Bir fatura ya da vekaletname var mıdır?” sorularını yönelten Çelik, şunları kaydetti:
“Ne karşılığında 600 bin doları hak ettiğini sormak herkesin hakkıdır. Niye diyeceksiniz? Çünkü mahkeme kararıyla sahte senet takibi ile kendisi hakkında verilmiş bir karar var, bu kadar basit. Dolayısıyla 600 bin dolar parayı hangi hizmetin, hangi bağlantıların karşılığı olarak ortaya çıktığını sormak herkesin en doğal hakkıdır. Kendisine güveniyorsa vereceği cevap iki cümledir. Uzun uzun lafı dolandırmaya gerek yok. Uzun uzun lafı dolandırıp da bu soruya cevap vermeden başka konuların etrafında dolanmanın bir örtbas etme faaliyeti olduğunu herkes görecek kadar Ankara’da tecrübeli.”
“Bu sorular kendisine mahkemede de sorulmuş”
Çelik, basına yansıyan bilgilere göre, Yavaş’a bu soruların mahkemede de sorulduğunu da hatırlattı.
Yavaş’ın verdiği cevaba göre söz konusu kişiyle bir avukatlık ilişkisinin olmadığına dikkati çeken Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ne bir mütalaa ne bir dilekçe hazırlamış. Ne de bir iki satırlık yazı yazmış bu konuda. Dolayısıyla nasıl bir bağlantı içerisinde bu davayı takip etmiş? Bu alacağı tahsil etmeye çalışmış? Bu konuda da muamma var. Bu konuda uzun toplantılar yaptığını söylemiş. Mansur Yavaş’ın firma ile ve alacaklı olduğunu söylediği vatandaşla ilgili olarak danışmanlık ve vekalet ilişkisi de gözükmemektedir. Kendisi de bunu söylüyor. O zaman talep ettiği para neyin karşılığıdır? Ve hangi ilişkinin neticesi olarak ortaya çıkmıştır? Bunları bilmek kamuoyunun Ankaralının hakkı değil mi?”
Çelik, Mansur Yavaş’ın mahkemede söyledikleriyle basın toplantısında söylediklerinin arasında çok çelişki olduğunu dile getirdi.
“Niye sözleşmeye dökmemiş?”
Ömer Çelik, bu olayda vahim olan başka bir hususun varlığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“O da şu. Alacağını niye sözleşmeye dökmemiş? Niye vekaletname almamıştır? Yine basında okuyoruz bunu. Sayın Yavaş, amacının vergi vermemek olduğunu söylüyor. Bakın bu çok ilginç. Bir sözleşme yapılsaydı, bir makbuz kesilseydi alınacak paranın 300 bin doları ile ilgili vergi doğacağından resmi sözleşme yapmaktan kaçındığını söylüyor. Vergi toplamakla ilgili olarak bu yükümlülükle ilgili olarak her siyasetçinin hassas olması gerekir. Belediye başkanlığına aday olan siyasetçilerin de çok daha fazla hassas olması gerekir. Ama Ankara’nın belediye başkanlığına aday olan bir şahsın alacağından doğacak vergiyi vermemek için bir sözleşme yapmadığını söylemek gibi bir gerekçeye sığınması hem gerekçenin içeriği açısından vahimdir. Hem vergi vermemek gibi bir yaklaşıma sığınması bakımından çok vahimdir.”
“Diktatör kelimesini kendisine iade ediyorum”
Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı “diktatör” kelimesini kullanan İsrail Başbakanı Netanyahu’yla ilgili şu ifadeleri kullandı:
“Bu ifadeyi yeryüzünde şu an da görevde bulunan siyasiler içerisinde kendisine en çok yakışan bir ifade olarak Sayın Netanyahu’ya iade ediyorum. Zaten Netanyahu gibi bir kişiliğin herhangi birisine ‘demokrat’ demesi ya da övgü dolu sözlerle bahsetmesi şüphe sebebidir. Netanyahu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ‘diktatör’ demesinin altyazısının ne olduğunu anlamak lazım. Demek ki Sayın Cumhurbaşkanımız Netanyahu tarafından ‘diktatör’ olarak nitelendiriliyorsa gerçek bir ‘diktatör’ tarafından ‘diktatör’ olarak nitelendiriliyorsa o zaman şu açığa çıkmaktadır. Seçimle işbaşına gelen demokratlığından Netanyahu rahatsızdır. Filistinli mazlumlara sahip çıkmasından rahatsızdır.
Ortaya koyduğu bir iradeden rahatsızdır. Ve Netanyahu geçtiğimiz günlerde belki de insanlık tarihine geçebilecek en ırkçı açıklamalardan birisini yapmış bir kişidir. Diyor ki ‘İsrail İsrail’de yaşayan bütün vatandaşların değil, sadece Yahudilerin ulus devletidir’ diyor. Bakın orada Yahudi olmayan İsrail vatandaşları da var. Kendi vatandaşlarına açık bir şekilde birinci sınıfı vatandaş ve ikinci sınıf vatandaş olarak nitelendirmek tarihte bunu yapmış kimleri akla getiriyor? Kamuoyunun takdirine bırakıyorum. İsrail sadece Yahudilerin devletidir, ulus devletidir onun dışındakilerin ulus devleti değildir açıklaması biliyorsunuz Netanyahu’nun marifeti olan ‘ulus devlet’ yasasına dayanıyor.”
Ömer Çelik, eski bakanlarından Beril Dedeoğlu’nun sağlık durumu ile ilgili gündeme gelen haberleri de hatırlatarak, “Ben buraya geldiğimde bu bilgileri teyit edemedik. Sağlık durumu ile ilgili çelişkili açıklamalar var. Kendisi AB Bakanlığı da yaptı. Çok değerli akademisyen, dua ediyoruz inşallah hayırlı haber alırız.” dedi.
AA