Megakent İstanbul’un arıcıları kent yaşamını ‘ballandırıyor’
Yaklaşık 16 milyon insanın yaşadığı İstanbul’da, gökdelenlerin bitişiğinde kent arıcıları bir yandan bal üretimi yapıyor, bir yandan da stres atıyor.
“Taşı toprağı altın İstanbul” coğrafi konumu ve bitki çeşitliliğiyle de önemli bir potansiyele sahip. Yaklaşık 1500 arıcı tahsis edilen ormanlık alanda yılda 4 bin ton bal üretiyor.
İstanbul Arıcılar Birliği kontrolünde kendileri için tahsis edilen Şile, Sarıyer, Kartal ve Beykoz başta olmak üzere İstanbul’un ormanlık alanlarına kovanlarını bırakan arıcılar düzenli olarak bakım yapıyor.
Kestane, çiçek, ayçiçeği, ıhlamur, püren ve çam balı üreten arıcılar, ekonomiye de katkı sunuyor.
Gökdelenlerin, yüksek katlı binaların yanı başında arıcılık yapan “metropol arıcıları” farklı meslek gruplarından oluşuyor. Bazıları 40 yıllık balcı, bazıları ise Koronavirüs salgınında şehrin stresinden uzaklaşmak için hobi amacıyla bal üretimi yapıyor.
AA muhabirine açıklamada bulanan 55 yaşındaki Menderes Tüfekçi, asıl işinin avukatlık olduğunu ancak 40 yıldır arıcılıkla ilgilendiğini söyledi.
Arılarla ilgilerinin Rize’de dedesinin bu mesleği yapmasıyla başladığını belirten Tüfekçi, “Babam İstanbul’a taşınınca 2 kovan arı aldı. Öğrencilik döneminde de arılarla ilgilendik.” dedi.
Tüfekçi, bir dönem ticari olarak arıcılık yaptığını daha sonra bunları sattığını dile getirerek, şöyle devam etti:
“Kendime 5-10 tane arı bıraktım. Bu benim hobim, hobi olarak bu işi yapıyorum. Arılara sevgim çocukluğumdan geliyor. Arıların yanına gelince rahatlıyorum, sıkıntımı, stresimi atıyor, her şeyi unutuyorum. Şehirdeki stresten kendimi buraya atıyorum. Arıcılığı stres atmak isteyene, rahatlamak ve huzur bulmak isteyene öneriyorum. Ömrümün sonuna kadar sağlığım el verdikçe arıcılığa devam edeceğim.”
Eskisi gibi köye gidemediklerini anlatan Tüfekçi, “Bu nedenle burada arıcılık yapıyorum. Metropolde arıcılık yapmak benim için bir şans. Köyde yapamayınca İstanbul’da arıcılığı yapıyoruz.” dedi. “İstanbul’da arıcılık yapmak değerli”
58 yaşında olan ve aynı zamanda İstanbul Arıcılar Birliği Başkanı Onur Çilenk ise 50 yıl önce arıcılık mesleğine başladığını, babasının İstanbul’a tayin olmasıyla mesleğine 30 yıldır burada sürdürdüğünü belirtti.
İstanbul’un hemen yanı başında arıcılık yaptıklarını vurgulayan Çilenk, “İstanbul’un farklı bölgelerinde arıcılık yapılıyor. İstanbul’da arıcılık yapmak değerli. İstanbul flora acısından oldukça zengin. Bir sürü balı bulunuyor. İstanbul’da ölene kadar mesleğimi sürdüreceğim. ‘Kentte aracılık olur mu?’ sorusuna da arıcılık yaparak cevap veriyoruz.” ifadelerin kullandı.
Çilenk, koronavirüs salgınının ardından kentte hobi amaçlı arıcılık yapanların sayısının arttığını, arıcılık yapmak isteyenlerin tarım il ve ilçe müdürlüklerinden arıcılık işletmesini açtırdıktan sonra İstanbul Arıcılar Birliği’nden plaka ve kayıt yapıp belirlenen alanlarda arıcılık yapabileceğini dile getirdi.
15 yıldır İstanbul’da arıcılık yapan 52 yaşındaki Ünal Koyuncu da bal yetiştirmeye 3 kovanla başladığını, zaman içerisinde ilgisinin artmasıyla bunu mesleğe dönüştürdüğünü ifade etti.
Koyuncu, arıcılık mesleğini severek yaptığını anlatarak, “Mesleğim hoşuma gidiyor. Doğada uğraşmak, doğal üretim yapmak güzel.” dedi.
Her gün arılarla ilgilenmeye geldiğini vurgulayan Koyuncu, “Bir gün arıların yanına gelmedim mi boşluk hissediyorum. Aklım hep burada kalıyor. Arılarla bütünleştiğimiz için buraya gelmedim mi rahat edemiyorum. 1 saat de olsa uğramam lazım. Bunlar benim çocuklarım. Arı kolonisi bir ailedir. Biz bir aile gibiyiz, birlikte yaşıyoruz. Sağlığım el verdikçe işimizin başındayız.” ifadelerini kullandı. “Hobi amaçlı hemen kovan aldık ve arıcılığa başladık”
İstanbul’da öğretmenlik yapan 41 yaşındaki Atilla Sönmez, geçen yıl bir abisinin yönlendirmesiyle Halk Eğitim Merkezinde arıcılık kursuna başladığını söyledi.
Kursun pandemi öncesinde bittiğini anlatan Sönmez, şunları kaydetti:
“Hobi amaçlı arıcılığı başladık, kovan aldık ve bir yıldır arıcılık yapıyorum. 2 günde bir buraya geliyoruz. Şehrin stresinden uzaklaşıp, doğayla baş başa kalarak farklı bir aktivite yapıyoruz. İhtiyacımız olan balımızı da ‘kendimiz üretelim’ dedik. Şu anda işi öğrenmeye çalışıyoruz. ‘Eğer bu işi yapabiliriz’ dersek ilerİki yıllarda devam edebiliriz. Aramızda arılarla mükemmel bir bağı oluştu. Severek bu işi yapıyoruz.”
AA