ByLock’un lisans sahibi David Keynes’in tahliye talebi reddedildi | Bağcılar Haber
Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
NÖBETÇİ ECZANELER
Sesli okuma özelliği ile bu haberin başlık ve kısa özetini sesli olarak dinleyebilirsiniz. SESLİ OKU OKUMAYI DURDUR

ByLock’un lisans sahibi David Keynes’in tahliye talebi reddedildi

, kategorisinde, 07 Eki 2021 tarihinde yayınlandı
ByLock’un lisans sahibi David Keynes’in tahliye talebi reddedildi

ABD vatandaşı olduktan sonra Alpaslan Demir olan ismini değiştiren ve Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) gizli haberleşme programı ByLock’un lisans sahibi olduğunu kabul eden David Keynes’in “silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan yargılandığı davada ara karar açıklandı.
İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanık David Keynes ve avukatı katıldı.

Duruşmada savunma yapan Keynes, Atalay Candelen’in, kendisinin kimlik bilgilerini kullanarak ByLock programını kurduğunu 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Amerika’ya geçtiği zaman öğrendiğini söyledi.

Bununla ilgili Devlet Denetleme Kurulu’na bilgi verdiğini ancak ilgilenilmediğini savunan Keynes, şunları anlattı:

“Hanefi Avcı’ya söyledim, MİT’te çalışan arkadaşıma söyledim, kimse ilgilenmeyince Cumhuriyet gazetesinde biri vardı Uğur Mumcu’nun oğlu Özgür Mumcu, benim hakkımda yazı yazmıştı daha önce, ulaşamayınca ona da gazeteci İsmail Saymaz vasıtasıyla ulaşmak istedim. İsmail Saymaz haberi kendi yapmak isteyince onunla konuştum. Daha sonra Ali Aktaş isimli avukata vekaletname verdim, bilgilerimi paylaştım. Sonra bir anda benimle bağlantısını kesti. Mor Beyin’le meşgul oldu. Türkiye’ye gelmek düşüncem vardı ama sonra korktum. 2019 yılında avukatım Abdurrahman Bayramoğlu ile konuştum, onun aracılığıyla savcı beyle görüştüm. Onlar da olur verdiler, daha sonra Türkiye’ye geldim.”

FETÖ ile ilgili geçmişini anlatan Keynes, “Haydar” isimli ev abisi vasıtasıyla üniversite sınavını kazandıktan 1 yıl sonra 1991 yılında cemaate girdiğini ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne döndüğünü dile getirdi. Keynes, savunmasına şöyle devam etti:

“İstanbul’da tanıştığım ‘M.Ç. isimli bir kişi vasıtasıyla Ankara Gölbaşı’na yerleştim, ‘Rahat edersin.’ dediler. Grupta yaşı en küçük olan bendim. Diğer ev arkadaşlarım ODTÜ son sınıf öğrencileriydi. ‘Haydar’ daha sonra ‘Yasin’ isimli bir çocuğu, ders çalışmak için ilgilendikleri öğrencilerin başlarına koydu. Bu çocuklar da Balıkesir astsubay okulunu kazandı. ‘Akif’ diye bir isim de vardı 1991’de. İlgilendikleri öğrenciler ortaokul 3 öğrencileriydi. Fen lisesini kazanamayınca Balıkesir’deki 3 senelik askeri okula yönlendirdiler. Ben o zamanlar çocuktum. Ben de orta 3 öğrencisiydim cemaatin. Ben askeri sınava girmedim, arkadaşlarım girdi.”

Mahkeme Başkanı’nın “Size askeri okula girin talimatında bulundular mı?” diye sorduğu Keynes, “Hayır. O zaman 18 yaşındaydım. ‘Haydar’ isimli kişi yönetti. Sonra 1997’de dershane müdürü oldu. Bana herhangi bir görev verilmedi o dönem.” dedi.

“Problem olacağım diye beni Fetullah Gülen’in yanına götürdüler”
Bütün sorulara cevap vermek istediğini ve Amerika’dan bu yüzden geldiğini söyleyen Keynes, örgüt elebaşı Fetullah Gülen ile görüştürülmesiyle ilgili de şunları dile getirdi:

“FETÖ ile ilgili bilgi vermek için 1997’de Cumhuriyet gazetesi yazarı Hikmet Çetinkaya ile görüştüm. Bilgi Üniversitesi’ni kazanmıştım. Af çıkınca Ankara Siyasal’a devam etmek istedim. Yer sorunum vardı. Mehmet Candan yurtta bana kantin görevi bulmaya çalıştı. Cemaattekilere kızdığım için cemaattekiler bana yer vermeyi kabul etmedi. Sinirliydim. Hikmet Bey’le görüştüm ve o da yazı yazdı. Yazıdan sonra cemaattekiler görüştüler benimle. Problem olacağım diye beni Fetullah Gülen’in yanına götürdüler. Sadece girdim ve çıktım. 1998 yılıydı, İstanbul’da görüşmüştüm. Oturup sohbet etmişliğim yok. Ben konuşma yapmadım. ‘Mehmet Candan’ isimli kişi beni götürüp tanıştırdı. Gülen bana sadece ismimi sordu. Daha sonra ben çıktım, Mehmet Candan kaldı içeride.”

Gizli tanık “Karadeniz”in hakkında verdiği bilgilerin birçoğunun yanlış olduğunu öne süren Keynes, gizli tanığın Mehmet Candan’ın arkadaşı olduğunu ve Candan’ın yönlendirmesiyle bilgiler verdiğini kaydetti. Keynes, gizli tanığın Hikmet Çetinkaya ile görüşmesiyle ilgili verdiği tarihin yanlış olduğunu, Hikmet Çetinkaya ile 28 Şubat’tan 10 ay sonra görüştüğünü de aktardı.

“Hikmet Çetinkaya’ya örgütün her şeyini anlattım”
Hikmet Çetinkaya ile görüşmesinin içeriğini anlatan Keynes, “Hikmet Çetinkaya ile konuşmamızda örgütün her şeyini anlattım. O da o zaman Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Türkan Saylan’ı aradı. Türkan hanım bana vakfında randevu verdi. Gittim ama yerinde bulamamıştım. ‘Şenol’ isimli biri benimle irtibata geçti ve gelerek görüşmemem için beni bir şekilde ikna etti.” dedi.

Örgütün siyaset imamı olan A.H.P. isminde birinin Eskişehir’de görevli olduğunu ancak gizli tanığın bu bilgiyi de yanlış söylediğini iddia eden Keynes, “Gizli tanık, Facebook’ta olduğum bilgisini de sallamış. Hesabım gizliydi ve Google’da aranarak bulunamazdım. Amerika’ya örgüt tarafından gönderildiğimi söylemiş oysa ben Greencard’la gittim. Hüseyin Şentürk’le görüştüğümü söylüyor. O bilgileri de bilmiyor. Hepsini Mehmet Candan’dan öğrenmiş. Onunla aynı evde kaldığını tahmin ediyorum. Mehmet bir şey dememiş ama böyle konuşmasını ona aşılamış.” ifadesini kullandı.

“ByLock’u Türkiye’de olduğum zaman açsalardı savcılığa ifade verirdim”
ByLock bilgisi ve İsmail Saymaz’a verdiği beyan sorulan David Keynes, şunları ifade etti:

“ByLock’un örgüt tarafından kullanıldığını 7 Ağustos 2016’ya kadar bilmiyordum. Ben Türkiye’den çıktım. Benim çıkmam bekleniyormuş gibi Mehmet Candan’ın ifadesi geldi. 16 Ağustos’ta benim çıkmam beklenmiş sanki. ByLock programını birileri Eagle programını kapatarak öne çıkardı. Ben Türkiye’de olduğum zaman öyle bir şey yapsalardı savcılığa ifade verirdim.

İlk olarak Devlet Denetleme Kurulu’ndan M.K.’yi aradım. Amerika’dan kayınbiraderini tanıyordum. Bana, ‘Seninle ilgilenmeyeceğiz, başının çaresine bak.’ dediler. MİT’e iki defa Türkçe ve İngilizce mail attım, cevap gelmedi. Daha sonra eski polis müdürü Hanefi Avcı’yı, MİT’le arası iyi olmadığı için, polislerle MİT arasında ters ilişki olduğu için aradım, irtibat kurdum. ‘Tamam senin dediklerini anlatacağım.’ dedi ancak oradan da bir şey çıkmadı. Uğur Mumcu’nun oğlu Özgür Mumcu benimle ilgili yazı yazmıştı. O zaman o şarkıcı Sıla’nın sevgilisiydi. O zaman irtibat kuramadım. Milliyet okuyucu temsilcisine yazdım, olmadı. İsmail Saymaz ile Özgür Mumcu, Twitter’da mesajlaşıyorlardı. Arkadaşı olduğunu düşündüm, bağlantı sağlar diyerek İsmail Saymaz ile görüşmek için Hürriyet gazetesini aradım. İsmail telefona çıktı. 10 gün Uğur Mumcu’nun oğluna ulaşmak için uğraşmıştım. Sinirliydim. İsmail Saymaz sevecen yaklaşınca, Mumcu yerine Saymaz ile görüştüm.”

“Beni şirketteki çaycı Mehmet gibi düşünebilirsiniz”
ByLock programının ne olduğuna ilişkin soruyu da David Keynes, şöyle yanıtladı:

“Kripto bir program ama sonra kırılmış. Atalay Candelen, bir program alarak üzerine kaporta yapmış birisi. Örgüt 29 Aralık 2013 ile 2014 Mart ayı arasında bu programı kapalı devre olarak kullanıyor. Daha sonra Apple ve Google Play marketlerine koydular. Önce hakim ve savcı gibi büyük kişiler, üst düzey görevliler kullanıyordu. Daha sonra MİT bu programı çözünce ağustos itibarıyla tüm örgüt üyelerine yaydılar. Ama üst düzey üyeleri programdan çektiler. Programın lisans sahibi ben görünüyorum ama beni şirketteki çaycı Mehmet gibi düşünebilirsiniz. Ben kullanmadım ve örgütün kullanımı dışından da haberim yok.”

Amerika’da yaşarken örgüt üyeleri tarafından 15 Temmuz darbe girişiminden önce darbe olacağı bilgilerinin açık açık konuşulduğunu anlatan Keynes, “Darbeden 2 ay önce konuşuyorlarmış. New Jersey’de oturuyordum. Arkadaşım Hüseyin Şentürk’ün yanına uğrardım, ofisi vardı. O zamanlar Twitter’da yazıyorlar, ‘Temmuz sıcaktır.’ falan… Nisanda da bir köşe yazısı yazılmıştı. Şentürk’ün ofisinde, arkadaşları falan, FETÖ mensupları ‘darbe olacak’ diyorlardı. 2016 yılı Mayıs ayıydı. Ben de onlara, ‘1980 yıllarının durumu yok, halk ayaklanır.’ demiştim. Hüseyin Şentürk, ‘Bir üsteğmen silahıyla birinin kafasını patlatır, herkes çil yavrusu gibi dağılır.’ dedi. Kızdım, Devlet Denetleme Kurulu’ndan M.K.’yi aradım, ‘Bunlar darbe yapacak.’ diye.”

“Çok rahat bir şekilde darbe olacağını konuşuyorlardı”
Bir soru üzerine, ABD vatandaşı olduğunu ve ismini meşhur bir iktisatçı olan, zevk alarak okuduğu John Maynard Keynes’ten aldığını söyleyen Keynes, “Önce Ricardo’yu seçmiştim. İspanyol kökenli olduğu için farklı bir şey seç denilmişti bana. Amerika’da 2 defa bombacı diye FBI tarafından gözaltına alındım. Giriş çıkışlarda hep aranıyordum isim Türk ismimin benzerliğinden. O yüzden isim değişikliği yaptım. İngiliz ismi güzel olur diye bu ismi seçtim.” diye konuştu.

Mehmet Candan’nın ifadesinde 2 kişiden bahsetmediğini, bunların da kendi ilgilendiği bir subay ile SGK genel müdürlüğü de yapan “Namık” isimli biri olduğunu öne süren Keynes, bu kişilerin örgüt üyesi olduğunu iddia etti.

Üye hakimin, “Örgütle ilişkinizi kestiğinizi söylediniz, darbe olacağı bilgisini sizinle niye paylaşsınlar?” sorusunu Keynes, “Ben 1997’de örgütle bağımı kesmiştim ama arkadaşlarım vardı. Onlar çok rahat konuşuyorlardı. Dükkanda, mağazada, araba tamircisinde, berberlerde çok rahattılar. Bunu konuşmak gizli bir şey değildi Amerika’da.” diye yanıtladı.

Keynes, beraat ve tahliye talebinde bulundu.

“Müvekkilim her türlü bilgiyi verdi”
Söz alan Keynes’in avukatı Abdurrahman Bayramoğlu, müvekkilinin her bilgiyi verdiğini ve bu konuda en ufak bir tereddüdün bulunmadığını belirterek, şunları söyledi:

“M.K.’ye 15 Temmuz’dan önce haber veriyor zaten. Ama ilgilenmiyorlar. 15 Temmuz’da da kendisi burada zaten. 8 Ağustos’ta Türkiye’den çıkıyor. Kimse adama bir şey sormuyor. Bunu savcıya da söyledim. Dediler ki, ‘Gelecek denmeseydi, gene girip çıkardı Türkiye’ye, çünkü Keynes ile ilgili herhangi bir şey yok bizde.’ Adli makamlar bir şey yapmamış, halen de yapmıyordu kendisi gelmeseydi.”

Atalay Candelen isimli kişinin ByLock’un esas yapımcısı ve üreticisi olduğunu savunan Bayramoğlu, “Kredi kartı uluslararası kullanıma açık değil diye müvekkilin kredi kartını kullanıyor. Bu nedenle müvekkilin adı geçiyor. Müvekkilin, sonrasında serverın Litvanya’ya taşındığından da haberi yok. ByLock’ta 2014 Ağustos ayı öncesine ait ID tespit tutanağı yok. Çünkü server o tarihten önce Almanya’daydı.” ifadesini kullandı.

Görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.

Ara karar
Ara kararlarını açıklayan mahkeme heyeti, üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumuna nazaran kuvvetli suç şüphesinin varlığına işaret eden somut olgu ve kanıtlar bulunması, suçun katalog suçlardan olması, öngörülen cezanın alt ve üst sınırının kaçma kuşkusunu somutlaştırması, tutuklama sebep ve koşullarında herhangi bir değişiklik bulunmaması nedenleriyle sanığın tutukluluk halinin devamına hükmetti.

Tanık Mehmet Candan’ın talimat yoluyla ifadesinin alınabilmesi için Ankara Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılmasına hükmeden heyet, usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen duruşmaya katılmadığı gerekçesiyle gazeteci İsmail Saymaz hakkında zorla getirme kararı çıkardı.

Gizli tanık “Karadeniz”in beyanının tespiti için yeniden terör suçlarına bakan Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılmasına karar veren heyet, SEGBİS ile kayıt altına alınan duruşmanın çözümü yaptırıldıktan sonra faydalılık raporu alınması için KOM Şube Müdürlüğü’ne yazı yazılmasına hükmetti.

Heyet, sanık avukatının, sanığın tanık koruma kanunundan yararlanması, duruşmanın kapalı yapılması ve ABD’ye giderken aldığı Greencard’ın mahiyetinin sorulması hususundaki taleplerinin reddini kararlaştırırken, sanık avukatının beyanı dikkate alınarak, sanığın bildikleri hususunda yeniden beyanlarının tespiti için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasını karara bağladı.

Duruşma sonrası mahkeme önünde basın mensuplarına konuşan sanık avukatı Abdurrahman Bayramoğlu, tutukluluk devam kararına tepki gösterdi.

Avukat Bayramoğlu, “Türkiye’de artık görülüyor ki etkin pişmanlık hükümleri hiçbir işe yaramıyor. İstediklerine uyguluyorlar, istemediklerine uygulamıyorlar. ABD’den kalkıp kendi isteğiyle aylarca uğraşıp Türkiye’ye gelen adam tutuklu yargılanmaya devam ediyor. Müvekkil ifadelerinde isimler verdi. İstediklerini yazıyorlar, istemediklerini yazmıyorlar. Artık böyle demek ki. Duruşmanın kapalı yapılmasını istemiştim. Onların da bizim gibi düşündüklerini zannettim. Bundan sonra her şey açık.” ifadelerini kullandı.

AA

Yorumlara Kapalı